Medya Çalışmalarında Geriye Dönük Yeniden Okumalar: (Deleuze Sonrası) Kant ve Film
Künye
Özdoyran, G. (2020). Medya çalışmalarında geriye dönük yeniden okumalar:(Deleuze Sonrası) Kant ve Film. Kültür ve İletişim, 23(45), 241-272.Özet
Hareketli görüntü olarak filmin “ne” olduğunu ve/veya ne anlama geldiğini açıklamaya yönelik
argümanlar genel olarak iki hat üzerinden açmaza girerler. Bunlardan ilkinde, film, kendisini teknik olarak
üreten sinematik aygıta (apparatus) hapsedilir. Bu anlamıyla film, insanın zihinsel algı mekanizmasının
“mimetik-mekanik tekrarı” olarak kavranır ve bu “taklit” ilişkisini aşamaz. Laura Mulvey’in formüle ettiği
ve izleyiciyi merkezine alan ikinci paradigmada ise, film ve film izleme deneyimi neredeyse bir patolojiye
işaret eden “voyeristik” ilişkiye indirgenir. Öte yandan Gilles Deleuze yeni bir tür “film teorisi” inşa
ederken söz konusu iki yönelimi bütünüyle dışlayan ve filme yönelik çok daha “üretken” bir okumaya
girişir. Böylece, “bir filmden neden keyif aldığımız” sorusunun cevabını “olumsuz” olmayan bir biçimde
verme imkânına da sahip oluruz. Hareketli görüntü olarak film, hem içinde var olduğu -ya da “salındığı”-
hem de kendisinin ürettiği “zaman” bağlamında muamma bir entite olarak zihinlere sirayet etmeye
aralıksız olarak devam eder. Bu makalenin temel iddiası ise, film fenomenini ve filme içkin bu türden
eşsiz bir “zaman” kavramını veya “zamansallığı” kavrama çabasında, Immaunel Kant’ın estetik
kuramının okuyucuya yeni bir alan açabileceğine yöneliktir. Kant’ın estetik teorisinin kendine münhasır
doğası, hareketli görüntü olarak filmin ve onun ‘zaman’ının “ne” olduğuna yönelik
sınırlandırıcı/indirgemeci olmayan yeni ve üretken bir okuma yapmamızın imkânını sağlar. Bununla ilgili
olarak, Kant’ın estetik teorisine “içkin” zaman anlayışının, filmin ürettiği/içerdiği zaman’ın dışında
konumlanamayacağı iddiası makalede tartışmaya açılacaktır. Böylece, “bir filmden neden keyif
aldığımız” sorusuna, Deleuze ile paralel bir biçimde, “bakışı ya da görmeyi kolonize eden” mekanizmayı
dışarıda bırakarak cevap verme olanağına sahip oluruz. Bütün bu tartışmalar ışığında bu makalede,
filme yönelik daha önceki açıklama modellerinin görmezden geldiği “anomalilerin”, Kant’ın epistemolojisi
ile estetik teorisi arasındaki sınırda çözülebileceğini göstermeye çalışacağız.